[OP-023]Von Hippel-Lindau Sendromu'nda Böbrek Tümörlerinin YönetimiSelçuk Erdem, Samed Verep, Tzevat Tefik, Öner Şanlı, Faruk Özcan, İsmet Nane, Ali Haluk Ander, Hayri Murat TunçGİRİŞ-AMAÇ: Von Hippel-Lindau (VHL) Sendromu, genetik temelli ailesel böbrek kanserleri arasında en sık görülenidir. Bu sendromda genç yaşta ortaya çıkan, multifokal, rekürren böbrek tümörlerine karşı onkolojik sağkalım hedeflenirken; renal fonksiyonların replasman tedavilerine (diyaliz, transplantasyon) gereksinim duyulmadan kontrol altında tutulması önemlidir. Bu bildiride, anabilimdalımızda 3 kuşak boyunca takip edilen bir aileden elde edilen bilgiler ışığında otozomal dominant kalıtılan VHL sendromundaki tecrübelerimiz sunulmaktadır. Hastalar ve YÖNTEM: İndeks hastanın 1994 yılındaki serebellar hemanjioblastom operasyonu sırasında insidental böbrek tümörü saptanması ile anabilimdalımızda takibe alındığı ve 3 farklı kuşağının takip ve tedavi edildiği bir VHL ailesinden, klinik bilgilerine ulaşılabilen 12 hasta bu çalışmada değerlendirildi. Demografik, klinik, histopatolojik, onkolojik ve renal fonksiyonel bulgular retrosepktif olarak tanımlandı. BULGULAR: Hastaların 7’si (%58.3) erkek, 5’i (%41.7) kadın idi. Tanı anındaki yaş ortalaması; 1., 2. ve 3. kuşaklarda sırasıyla 43, 38.3 ve 23.8 idi. Yedi hastaya uygulanan toplam 11 nefron koruyucu ve 5 radikal nefrektomi operasyonlarının tümünde cerrahi sınır negatif idi. Fuhrman veya WHO/ISUP sistemine ve TNM sınıflamasına göre sırasıyla 4, 11 ve 1 tümör grade 3, 2 ve 1 şeklinde; 2, 2, 6 ve 6 tümör T2b, T2a, T1b ve T1a olarak raporlandı. Hastaların tümü sağkalırken; renal replasman tedavisi gerektirmeyen 10 hastanın ortalama kreatinin ve eGFR değerleri sırasıyla 1.04 mg/dL (0.68-1.7 mg/dl) ve 76.9 mL/min/1.73m2 (33-107 mL/min/1.73m2) idi. Hastaların 2’sinde (% 18.1; 1 hemodiyaliz, 1 renal transplantasyon) renal replasman tedavisi uygulandı. İstatistiksel bir analiz yapılmadan; 30 yaş altında takip ve tedavisine başlanan hastaların genel, onkolojik ve renal fonksiyonel bulgularının 30 yaş üstünde takip ve tedavilerine başlanan hastalara göre daha iyi olduğu gözlendi. SONUÇ: Von Hippel-Lindau Sendromlu hastalar erken yaşta görülen, multifokal, rekürren böbrek tümörleri ve tedavi ilişkili kronik böbrek yetmezliği açısından artmış riske sahiptirler. Bu sendromun görüldüğü aile bireyleri erken yaşlarda taranarak olası bir böbrek kanseri ve kronik böbrek yetmezliği riskine karşı takip ve tedavi protokolü ile konrol altına alınmalıdır. The Management of Kidney Tumors in Von Hippel-Lindau SyndromeSelçuk Erdem, Samed Verep, Tzevat Tefik, Öner Şanlı, Faruk Özcan, İsmet Nane, Ali Haluk Ander, Hayri Murat TunçBackground and AIM: Von Hippel-Lindau (VHL) Syndrome is the most common genetic based hereditary kidney cancer. While the oncological survival against early onset, multifocal, recurrent kidney tumors is aimed in this syndrome, the control of renal functions without need for renal replacement therapies (dialysis, transplantation) is also important. In this abstract, our experience in autosomal dominant VHL Syndrome is presented in the light of data obtained from a family that is followed-up during 3 generations in our department. Patients and METHODS: From a family whose three generations were followed-up or treated in our department after index patient was incidentally diagnosed as kidney tumor at cerebellar hemangioblastoma operation in 1994, 12 patients with available records were evaluated in this study. The demographics, clinical, histopathological, oncological and renal functional outcomes were retrospectively identified. RESULTS: Seven (58.3%) and 5 (41.7%) of the patients were male and female, respectively. Mean age at the diagnosis were 43, 38.3 and 23.8 in first, 2nd and 3rd generations, respectively. The surgical margin was negative in all 11 nephron sparing surgeries and 5 radical nephrectomies performed at 7 patients. According to Fuhrman or WHO/ISUP system and TNM classification, 4, 11 and 1 tumors were reported grade 3, 2 and 1 and 2, 2, 6 and 6 tumors were reported T2b, T2a, T1b and T1a, respectively. While all patients alive, the mean creatinine and estimated GFR in 10 patients who did not need renal replacement therapies were 1.04 mg/dL (0.68-1.7 mg/dl) and 76.9 mL/min/1.73m2 (33-107 mL/min/1.73m2), respectively. Two (18.1%) of the patients underwent renal replacement therapies (1 hemodialysis and 1 renal transplantation). Without an statistical analysis, it was observed that the patients whose follow-up and treatment were initiated under 30 ages has better overall, oncologic and renal functional outcomes in comparison with patients older than 30 ages. CONCLUSIONS: The patients with VHL Syndrome has increased risk of early onset, multifocal, recurrent renal tumors and treatment related chronic kidney disease. By scanning at early ages, the members of families with this syndrome should be controlled by follow-up or treatment protocol against a possible kidney cancer and risk of chronic kidney disease. Hastaların demografik, klinik, histopatolojik, onkolojik ve renal fonksiyonel sonuçları
*Operasyonda eksize edilen veya nefrektomi spesmeninde saptanan tümör sayısı Tahmini glomerüler filtrasyon hızı (eGFR), Modification in Diet and Renal Disease (MDRD) formülü esas alınarak hesaplanmıştır. The outcomes of patient demographics, clinical, histopathological, oncological and renal functional outcomes
*The number of tumors excised in operation or determined at nephrectomy specimen Estimeted glomerular filtration rate (GFR) was calculated using Modification in Diet and Renal Disease |