[PS-119]

Oturum adı: POSTER SESSION 2 | Oturum salonu: POSTER AREA | Oturum tarihi: 23 Ekim 2015 | Oturum saati: 14:00 - 19:00

Akromegali ve Üroteliyal Kanser Birlikteliği

Ercan Yuvanç, Erdal Yılmaz, Serhan Gür, Devrim Tuğlu, Ertan Batislam
Kırıkkale Üniversitesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Kırıkkale

GİRİŞ: Akromegali ve sistemik komplikasyonları ile ilgili yapılan çalışmalarda kanser insidansında artış olduğu tesbit edilmiştir.

OLGU: Akromegali hastasında mesanenin ürotelyal karsinomu olgusunu sunmayı amaçladık. 40 yaşında erkek hasta makroskopik hematüri şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. 6 yıl önce hipofiz adenomu nedeniyle opere olan ve Endokrinoloji bölümünce akromegali nedeniyle takiplerine devam eden hastanın bilateral sürrenallerde 2.5 cm boyutlarında adenomu mevcuttur. Ürolitiasiz öyküsü olan hastanın abdominal ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografisinde mesane içinde 9,03x11,21 mm boyutlu mesane lümenine uzanan kitle tesbit edilmesi üzerine sistoskopi planlandı. Yapılan sistoskopide mesane sol posterior duvarda 1x1 cm boyutlarında papiller lezyon tesbit edildi ve ardından rezeksiyon uygulandı. Yapılan patolojik inceleme sonucu noninvaziv düşük grade’li papiller üreteliyal karsinoma olarak raporlandı.
TARTIŞMA: Akromegali aşırı ve orantısız somatik büyüme ile karakterize, büyüme hormonu aşırı sekresyonu ve aynı zamanda sirkülasyondaki insülin benzeri büyüme faktörü-1 konsantrasyonunun artışı ile karakterize nadir bir endokrin hastalıktır. Prevalansı milyonda 70’den az ve yıllık insidansı ise milyonda 3-4’tür. Olguların neredeyse tümü (%98) büyüme hormonu (BH) sekrete eden benign bir hipofizer adenomdan gelişir. Akromegali hastalarında en sık ölüm sebebi kardiyovasküler hastalıklara bağlıdır. Olguların yaklaşık %20-25’i ise çeşitli maligniteler nedeniyle kaybedilir. Akromegali hastalarında özellikle kolorektal kanser başta olmak üzere diğer kanserlerin gelişme riskinin arttığı bildirilmiştir. Akromegalinin malignite gelişimi üzerine olan etkisi tartışmalıdır. Özelikle akromegalinin adenomatöz poliplerle ilişkili kolon kanseri insidansını ve bayanlarda meme kanseri insidansını artıdığına dair yayınlar mevcuttur. Fakat akromegali ve kanser arasındaki direk neden sonuç ilişkisinin varlığı veya yokluğu kanıtlanamamıştır. Buna karşın kanser ile komplike olan akromegali hastalarında IGF-1’in neoplastik dokunun büyümesini stimüle edebileceği ve kanser progresyonunu hızlandırabileceği belirtilmiştir. Bizim vakamızda da IGF-1 seviyesi yüksek saptanmıştır. Sonuç olarak biz, eş zamanlı akromegali ve bilateral sürrenal adenom ve mesane tümörü saptadığımız vakayı bildirdik. Tanısı konmuş akromegali hastalarında diabet, hipertansiyon, kardiovasküler hastalıklar, uyku apnesi, kifoz ve genel anesteziyi zorlaştıran solunum sistemi hastalıkları, postoperatif radyoterapi, kolon kanserleri başta olmak üzere diğer artmış organ tümörleri ile birlikteliği ve kullandıkları ilaçlar dikkate alınmalıdır. Akromegali sinsi gelişen bir hastalıktır. Hastalığın başlangıcı ve tanısı arasındaki süre yılları alır. Bu yüzden akromegali saptanan hastalarda diğer organ tümörleri ile artmış birlikteliği göz önüne alınarak uygun taramalar yapılmalıdır.

The Association of acromegaly and urothelial cancer

Ercan Yuvanç, Erdal Yılmaz, Serhan Gür, Devrim Tuğlu, Ertan Batislam
Department of Urology, Kirikkale University, Kirikkale, Turkey

INTRODUCTION: In studies about acromegaly and its systemic complications have been found to be an increase in cancer incidence.

CASE: We present a case of urothelial carcinoma of bladder in patient with acromegaly. 40-year-old man was admitted to our hospital with a complaint of gross hematuria. Patient with acromegaly who underwent pituitary adenoma surgery 6 years ago and who continue to follow by Endocrinology department have bilateral adrenal adenomas 2.5 cm in size are available. In abdominal ultrasonography and computed tomography extending into bladder lumen 9,03x11,21 mm size bladder mass detected and planned cystoscopy. In cystoscopy left posterior bladder wall papillary lesions were detected after resection was performed. The pathological examination was reported as a non-invasive low-grade papillary urothelial carcinoma.
CONCLUSION: Acromegaly is characterized by excessive and disproportionate somatic growth, excessive secretion of growth hormone and also a rare endocrine diseases characterized by an increase in insulin-like growth factor-1 concentration in the circulation. The prevalence is fewer than 70 people/million and the annual incidence is 3-4 per million. Almost all patients (98%) develop from a benign pituitary adenoma, secreting growth hormone (GH). The most common cause of death is due to cardiovascular disease in acromegaly patients. In about 20-25% of the patients die due to various malignancies. Especially in patients with acromegaly, it has been reported an increase of risk of developing cancers, particularly colorectal cancer associated with adenomatous polyps and breast cancer in women. But acromegaly and presence or absence of a direct causal relationship between cancer has not been proven. In contrast, the complicated acromegaly with cancer could stimulate by expressed of insulin-like growth factor-1 (IGF-1) that accelerate the progression of cancer and growth of neoplastic tissue. In our case, increased IGF-1 levels was found. As a result, we reported a case of simultaneously acromegaly and bilateral adrenal adenomas, and bladder tumor. Acromegaly is an insidious disease. Considering the increased association with other organ tumors in patients with acromegaly appropriate screening should be done.



Mesane Kitlesi
Bladder Mass