[PS-063]

Oturum adı: POSTER SESSION 1 | Oturum salonu: POSTER AREA | Oturum tarihi: 23 Ekim 2015 | Oturum saati: 08:00 - 13:00

Renal enfarkt tanısı almış hastalarda etyolojik faktörlerin araştırılması ve uzun dönem takibi

Tzevat Tefik, Caner Beşe, Taner Koçak, Orhan Ziylan, Öner Şanlı, Mevlüt Tayfun Oktar, Teoman Cem Kadıoğlu, İsmet Nane
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul

AMAÇ: Acil servise lomber ağrı ile başvuran hastalarda renal kanlanma defekti saptanması üzerine genel yaklaşım prensipleri ve etiyolojik faktörleri araştırmak.

Hasta ve Metotlar: Ekim 2013-Nisan 2015 tarihleri arasında tek taraflı lomber ağrı ile acil servise başvuran toplamda 6 hastada yapılan kontrastlı abdominopelvik görüntüleme sonucu renal kanlanma defekti saptandı. E/K oranı 5:1 olmakla beraber çeyrekler arası yaş aralığı 21.75 (IQR: 48-70) olarak saptandı. Görüntüleme sonucu 4 parsiyel, 2 komplet enfarkt alanı görüldü.

BULGULAR: Tüm hastalarda gelişen renal kanlanma defektinin tamamı unilateral olmakla beraber bir hasta haricinde diğer 5 hasta interne edilip ilgili bölümlere konsultasyonu yapıldı. Akut (ilk 4 saat) dönemin geçmesi nedeniyle hiçbir hastada girişimsel tedavi yöntemi uygulanmadı. İlk laboratuvar bulguları olarak ort. CRP: 81.86 mg/L (18-202mg/L) WBC: 13.48 103/µL LDH: 772 U/L (390-1186 U/L) Kreatinin: 0,89 mg/dl (0,6-1,2mg/dl) saptandı. Yüksek saptanan akut faz reaktanlarının ortalama 35 gün (15-45) sonra normal kan değeri seviyelerine indiği saptandı. Tüm hastalara profilaktik düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisi başlandı. Bir hastada geçirilmiş nörovasküler hadise nedeniyle warfarin tedavisi aldığı ve INR takibinde olduğu görüldü. Yapılan ekokardiyografi sonrası bir hastada atriyal fibrilasyon, bir hastada ise enfektif endokardit şüphesi yaratan vejetasyon alanları izlendi. İleri romatolojik değerlendirmede herhangi bir vaskulit lehine bulgu izlenmedi. Bir hastanın kontrol BT görüntülemesinde sol segmental arter oklüzyonunun yarattığı enfarkt alanının tamamen regrese olduğu izlendi (Süre 14 ay). Altı hastanın 4’üne statik DMSA sintigrafi ile sepere renal fonksiyon değerlendirmesi yapıldı. Parsiyel enfarkt saptanan 2 hastada yapılan DMSA sintigrafisinde kanlanma defekti olan böbrek fonksiyonları sırasıyla%51; ve %22 olarak rapor edildi. Komplet enfarkt saptanan diğer 2 hastada yapılan DMSA sintigrafisinde ise kanlanma defekti olan böbrek fonksiyonları sırasıyla %13; ve %9 olarak rapor edildi. (6-18ay)

SONUÇ: Renal enfarktın klinik olarak renal koliği ve radyolojik olarak piyelonefriti taklit etmesi, görülme insidansı düşük olsa da, akut dönemde girişim gerektirebilecek bir durum olduğu ve ayırıcı tanılar arasında göz ardı edilmemesi gereken bir hadise olduğu unutulmamalıdır. Etiyolojik parametreler aydınlatılıp düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisi uzun dönem regresyonda etkin bir ajan olarak öne çıkabilir.

The investigation of etiologic factors in patients diagnosed with renal infarcts and long-term-follow-up

Tzevat Tefik, Caner Beşe, Taner Koçak, Orhan Ziylan, Öner Şanlı, Mevlüt Tayfun Oktar, Teoman Cem Kadıoğlu, İsmet Nane
Istanbul Unıversity, Istanbul Faculty of Medicine, Department of Urology, Istanbul, Turkey

AIM: We aimed to investigate the etiologic factors in patients who presented with renal colic and diagnosed renal infarction, and make an overall assessment.

Patients and Metods: Between October 2013 and April 2015, six patients presenting with lomber pain or renal colic were diagnosed with renal perfusion defects on intravenous contrast-enhanced abdominopelvic CT. Five men and a women was diagnosed with renal infarct. Age was 21.75 (IQR:48-70). Four patients had total and 2 had partial renal infarct.

RESULTS: All 6 patients had unilateral renal perfusion defect and five patients were admitted for further consultation. All patients were presented after the acute period (first 4 hours) and none had interventional treatment. The laboratory mean results were as follows; CRP:81, 86mg/ml (range 18-202), WBC: 13,48 103/µL, lactate dehydrogenase (LDH): 772 U/L(range 390-1186 U/L), creatinine: 0,89mg/dl (0,6-1,2mg/dl).Acute phase reactants dropped to normal levels after 35 (range 15-45) days. All patients were prescribed low molecular weight heparin. One patient had a previously cerebrovascular event and had been already on warfarin. Echocardiography was performed in all patients, one patient had atrial fibrilation and the other patient had findings compatible with infective endocarditis. All patients were investigated by rheumatology and none had any evidence of vasculitis. In control CT, one patient had a complete regression of renal infarct area (total duration 14 months). In four patients, renal functions were evaluated with DMSA scan. Two patients had partial renal infarcts and the others had complete renal infarcts. Renal functions in partial infarcts were %51 (left) and %22 (right). On complete infarcts were %13 (left) and %9 (right) (follow-up period 6-18 months).

CONCLUSION: Renal infarction patients may present to emergency with symptoms of renal colic or acute pyelonephritis. The incidence of renal infarction incidence is very low (%1.4), however, renal infarction should be kept in mind as differential diagnosis and patients may require interventional procedures in acute phases. Long term LMWH treatment may stand out as an effective therapeutic agent on regressions of the infarcted area.