[SS-170]

Oturum adı: ORAL SESSION 9 | Oturum salonu: SALON 2 | Oturum tarihi: 17 Ekim 2014 | Oturum saati: 16:50 - 18:00

Benign Prostat Hiperplazi tanı ve takibinde ultrasonografi: Yöntem transabdominal mi, transrektal mi olmalı?

Arif Kalkanlı, Fatih Yanaral, Memduh Aydın, Zafer Tandoğdu, Cem Tuğrul Gezmiş, Muammer Aydın, Barış Nuhoğlu
GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği, İstanbul

Amaç: Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) üroloji polikliniklerinde en çok tanı alan ürolojik rahatsızlıklardan biridir. Hastaların tedavisinde hangi yöntemin seçileceği konusunda prostat görüntülenmesi oldukça önemlidir.Çalışmamızda BPH tanı ve takibinde transabdominal ve transrektal ultrasonografi (USG) yöntemlerinden hangisinin daha üstün olduğunu araştırdık.

Gereç-Yöntem: Hastanemiz üroloji polikliniklerine alt üriner sistem semptomları ile ilk başvurusunu yapan 50-80 yaş arası 63 erkek hasta çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalara yapılacak işlemler ayrıntılı anlatılıp aydınlatılmış onay formu imzalandı. Bu hastaların tümüne hastanemizde yer alan USG cihazı ile (General Elektric) abdominal 3,5 Hz prob eşliğinde supin pozisyonda transabdominal (TA) olarak intravezikal prostatik protrüzyon (IPP), prostat vertikal-horizontal ve oblik ölçümleri yapılıp prostat volümü(PV) ve postmiksiyonel rezidü idrar (PMRİ) volümü hesaplandı. Bu tüm ölçümler yan yatış pozisyonunda dizler karna çekilmiş halde transrektal prob ile transrektal (TR) olarak ta hesaplandı. İki yöntemin sonuçları karşılaştırıldı.

BULGULAR: Yapılan ölçümlerde TR ve TA olarak sırasıyla PV ortalama 37,54 gr (SD ±15,35) ve 39,99 gr (SD ±17,88), IPP ölçümleri ortalama 9,05 mm (SD ±4,64), 8,53 mm (SD ±4,90), PMR ölçümleri ortalama 53,57 cc (SD ±26,00), 58,35 cc (SD ±36,99)bulundu. TA ve TR olarak ölçtüğümüz PV, IPP, PMR ölçümleri arasındaki korelasyon istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.01).

Sonuçlar: USG’nin kullanıma girmesiyle BPH tanı ve takibinde köklü değişiklikler olmuştur. Hastalığın komplikasyonlarında azalma izlenmiştir. BPH’nın tedavi seçenekleri çok çeşitlidir. İzlemden, medikal tedavilere, açık veya endoskopik cerrahi tedavilerden minimal invaziv tekniklere kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Ancak bu tedavilerin semptomatik ve fonksiyonel başarı düzeyini öngörmede kullanılan herhangi bir tedavi öncesi yöntem bulunmamaktadır. Medikal tedavi, TUR-prostatektomi, açık prostatektomi veya minimal invaziv tekniklere karar vermede PMRİ, IPP ve PVgibiölçümlerin önemi büyüktür.Ancak bu ölçümlerin hangi yöntemle yapılması gerektiği konusunda tartışmalar sürmektedir. Çalışmamızda transabdominalUSG ile yapılan PV, PMR ve IPP ölçümleri ile transrektal USG ile yapılan ölçümler arasında bir fark saptamadık. Bu nedenle BPH tanı ve takibinde daha invaziv olan ve hastayı daha rahatsız eden transrektal yöntem yerine birçok kez tekrarlanma imkanı da olan transabdominal yöntemin tercih edilmesini öneriyoruz.

Ultrasonography for the diagnosis and follow up of Benign Prostatic Hyperplasia: should the method be transabdominal or transrectal?

Arif Kalkanlı, Fatih Yanaral, Memduh Aydın, Zafer Tandoğdu, Cem Tuğrul Gezmiş, Muammer Aydın, Barış Nuhoğlu
GOP Taksim Education and Research Hospital, Urology Clinic, Istanbul

OBJECTIVES: Benign Prostate Hyperplasia (BPH) is one of the most diagnosed urological disease in the urology policlinics. Prostate monitoring is highly important for choosing the treatment technique. The aim of this study was to investigate the transabdominal and transrectal ultrasonography (USG) for the diagnosis and follow up of BPH.

Material-METHODS: The study included 63 male patients with an age range of 50-80, applying to our clinic for the first time with lower urinary system symptoms. An informed consent and detailed explanation of the procedures were provided for each patient. The same USG device (General Electric's) was used to all patients. Intravesical prostatic protrusion (IPP), prostatic volume (PV) and postmictional residual (PMR) urine volume were measured trans abdominally (TA) in supine position and all the measures were also calculated transrectally (TR) by using a trans rectal probe when the patient was lying on his side. The results of these two methods were compared.
RESULTS: The mean score for TR and TA PV measures were 37,54 gr (SD ±15,35) and 39,99 gr (SD ±17,88), respectively. In terms of IPP measures, the mean score was 9,05 mm (SD ±4,64) and 8,53 mm (SD ±4,90), respectively. PMR measures respectively provided a mean score of 53,57 cc (SD ±26,00) and 58,35 cc (SD ±36,99). Correlation between TA and TR measures of PV, IPP and PMR were statistically significant (p<0.01).
CONCLUSIONS: There are numerous treatment options available for BPH. However, there are currently no pre-treatment tools for predicting the symptomatic and functional success levels of these treatments. Ultrasonographic measures of PV, IPP and PMR have significant value in making the decision between medical and surgical treatments. The technique of measurement, on the other hand, is still debated. In our study there was no difference between PV, IPP and PMR measurements of TA and TR. Therefore, we support using the less invasive TA USG then TR USG for the diagnosis and follow up of BPH patients.